Halk Haber'den...

Suriye Düşmanları’nın itirafları Suriye buhranını kökten çözüyor -3-

dusmalarhatira
“Suriye Düşmanları’nın itirafları Suriye buhranını kökten çözüyor” adlı yazımızın üçüncü ve son bölümüne girmeden önce Manisa’nın Soma ilçesindeki maden ocağında yapılan katliamda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diler ve bu kardeşlerimizi hunharca ve gaddarca şehit eden kan içici ve tarihi katliamlarla dolu olan bu rejimi biran önce halkımızdan uzaklaştırmasını ve Hakkın ve halkın söz sahibi olduğu bir düzeni bize nasip etmesini yüze Allah’tan niyaz ederim. İnsan olan birisi zalime de bir çift söz söylemekten kendini alamıyor, bunu kendine bir görev telakki ediyor. Zaten zalimin zulmünü haykırmayan zalime hizmet etmiş olacağından zalimden beri olduğumuzu bildirmek adına da tarihin en zalim yönetiminden biraz bahsedeceğiz. Dünyada şimdiye kadar türüne az rastlanan bu zalimleri bu bölümümüzde “Suriye buhranında Türkiye’nin rolü” başlığı altında inceleyeceğiz.

Suriye’de oynana kirli oyun dördüncü yılına girmiş iken Suriye gündemi cumhurbaşkanlığı seçimleri ile yeni bir sürece girmiş bulunmaktadır. Suriye yönetimi düşmanların hiçbir yıpratma programlarını ve propagandalarını dikkate almayarak yoluna devam etmekte, bir yandan insan bozması vahşi canavarlarla savaşırken biryandan ülkenin imarı ile uğraşmakta ve diğer yandan da hızlı bir şekilde cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanmaktadır. Tabi Suriye’nin bu kendinden emin davranışları düşmanların rahatını kaçırmakta ve kinlerinden çıldırmalarına sebep olmaktadır. Kinlerini içlerinde tutamayan bu insanlık düşmanları Suriye halkının en doğal hakkı olan cumhurbaşkanlığı seçimlerini sabote etmeye çalışmakta, dünyanın en özgür ve gerçekçi seçimlerinden biri olan bu seçimleri yok sayma, kabul etmeme yarışına girmektedirler, öyle ki bazı ülkeler o ülkede bulunan Suriyelilerin oy kullanma haklarını ellerinden alma girişiminde bile bulunmaktadırlar. Hayatları yalan ve hile üzerine olan bu düşmanların bu girişimlerinin artık işe yaramadığını ve bayatladığını yakın tarihimizde İran İslam Cumhuriyetini kuran kadrolar ve halk, ayrıca direnişin göz bebekleri olan Hizbullah ve Filistin Direnişi ve de şimdi Suriye yönetimi ve halkı tüm dünyaya göstermektedirler. Öyle bir gösterme ki artık Müslümanlar üzerinde kolayca oyun oynanamayacağı, Müslümanların artık gariban olmadığı, kafirler karşısında ciddi bir gücümüzün olduğu ve artık dengeleri bizim değiştirdiğimiz bir sürece girdiğimizi tüm dünya ayan beyan görmektedir. Ve bu durum biz mustazaf halkları sevince boğmakta, azmimize azim katmakta ve azgınlaşmış zalimlerin hızlı bir şekilde ve bizim elimizle cehennemin dibini boylayacakları yakın geleceğin ipini çekmekteyiz. “Teröristlerin ve ağababalarının yenilgi itirafları” bölümünde de değineceğimiz gibi Suriye cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacak olması ve Suriye halkının her gün sokaklara çıkıp çeçimi destekler mahiyetteki yürüyüşleri Suriye devletinin ve halkının tüm dünya zalimlerine karşı zaferinin de bir göstergesidir.

İki bölümden oluşacak olan yazımızın “Suriye Buhranında Türkiye’nin Rolü” başlıklı ilk bölümümüze Suriye’deki son durumla ilgili girişimizden sonra başlayabiliriz.

SURİYE BUHRANINDA TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Suriye’deki savaşta en büyük paya sahip olan yönetimlerden birinin Türkiye olduğu bütün alem tarafından bilinen bir gerçektir. Tabi önemli olan neden Türkiye Suriye olaylarında başrolü üstlenen ülke oldu? buraya dikkat etmek lazım. Amerika zaten kurulduğu günden bu yana mazlumların kanını dökerek bu güne gelmiş, Suriye halkı ve yönetimi de bu mazlumlardan biri diyelim, Avrupa zaten herkes tarafından bilinen Siyonizm’e hizmet yolunda sömürü üzerine kurulmuş bir yapılanma, Arap ülkeleri dersen petrolün üzerine üşüşmüş ve batının kuklası olma adına her türlü şaklabanlığı yapan bir güruh, tamam da Türkiye’ye ne oluyor da Suriye’ye düşmanlıkta birinci safta yer alıyor? Bu konuyu biraz aydınlığa kavuşturalım ilk önce.

Türkiye ki tamamen Siyonizm temelleri üzerine kurulmuş, İslami hiçbir olguya ve değere tahammül edemeyen ve bu yolda her türlü katliamı yapmaktan çekinmeyen ve tarihi en vahşi katliamlarla dolu bir rejimdir. Ve bu süreçte’de her yönetim değişikliğinde zalimliği artarak devam ede gelmiş ve Siyonizm’in nice fikir babalarını yetiştirmiştir. Üslendikleri Müslüman görünümlü Siyonist şahsiyet ile de, Siyonizm’e en büyük katkısı olan bir ülke konumuna gelmiştir. Ve artık dünyadaki çoğu olaylara müdahale eder hale gelerek kendini bir numaralı Siyonizm şövalyesi olarak ispatlamıştır. Katliamları artık ülke sınırlarını aşmış, Afganistan’dan Irak’a, Pakistan’dan Çin’e, Filistin’den Mayanmar’a kadar uzanmıştır. Ve şimdi de Siyonizm’in gelişim sürecini sekteye uğratan daha doğrusu Siyonizm’in temeline dinamit koyan Suriye’yi karıştırma, yıpratma, yıkma projesinin de doğal olarak mimarı ve yürütücüsü olmasını gerektirmiştir. Ve bu projede bütün varlığını ortaya koymuştur çünkü yeter ki Siyonist devlete bir zarar gelmesin ve gelebilecek bütün zararların önü kesilsin. Siyonizm’in liderliğine soyunmuş tarihin şimdiye kadar görmediği hem zalim hemde bir o kadar pişkin bir kadro ile Suriye olaylarında yönetici koltuğuna oturmuştur. Yani hem ABD’den, hem Batı’dan, hem de satılmış Arap rejimlerinden daha istekli bir şekilde bu konumu kendine seçmiştir. Bu sebepler ana sebeplerdir, tabi ki tali sebeplerde yok değil onlarda vardır. Bu tali sebeplerden biride; Suriye’ye uzunca bir sınırının olması ve bu sayede Suriye’ye rahatlıkla terörist transferinin yapılması ve her türlü silah ve teçhizatın rahatlıkla sınırdan geçirilmesidir.

İnsanlığın düşmanı olan bu güruh Suriye’yi tamamen yok etme planlarıyla Suriye’yi terörist bakımından devamlı beslemiş ve Suriye halkının topyekün yok oluşunun önünü açmıştır, Teröristlerin katliamlarından kurtulmak isteyen Suriyelileri de hertürlü istihdamı yapacağız söylemleri ile ülkemizde zavallı durumuna düşürmüş, verdiği vaadlerin hiçbirini yerine getirmeyerek ya dilenci yada karın tokluğuna çalışır bir hale getirmiştir. Suriye’de kalan Suriyeliler teröristlerin pençesi altında inlerken Türkiye’deki Suriyelilerde Türkiye rejiminin pençesi altında inim inim inlemektedirler. Şimdide Türkiye’nin Suriye’deki rolünü kendi ağızlarından ve besledikleri teröristlerin ağızlarından dinleyelim. Türkiye yetkililerinin ve teröristlerin itiraflarını başlıklar halinde verelim.

Pişman olan Suriye subayı:Türkiye yönetimi Suriye’deki terör gruplarına her türlü desteği sağlıyor
Tunuslu terörist Türkiye üzerinden Suriye topraklarına girdiğini itiraf ediyor
Suriye’de tutuklanan teröristlerin arasında Türk subaylarda var
Tunuslu terörist Türkiye üzerinden Suriye’ye savaşmaya geldim
Suriye’de tutuklanan Türk subaylar: MOSSAD bize eğitim veriyordu
Teröristler Türkiye’nin Suriye’de ki cinayetlerini itiraf ettiler
Türkiye’nin Suriye’ye silah sevkiyatında teröristlere yardımı
Suriye’deki terörist: Suriye’deki saldırı direktiflerini Türkiye’den alıyordum
Kimyasal silahlar Türkiye tarafından temin ediliyordu
Türkiye’nin desteği olmasaydı Keseb’e giremezdik
Erdoğan: Suriye karşıtı her türlü ittifakta biz de varız
Türkiye’deki teröristler: Babamız Erdoğan, ona duacıyız
Türkiye başbakanı: Suriye ile savaş halindeyiz
Türkiye başbakanı: ABD, Suriye’ye karadan girerse destekleriz

TERÖRİSTLERİN VE AĞABABALARININ YENİLGİ İTİRAFLARI

Suriye’yi daha dünkü çocuk sanıp 2 ayın içinde düşüreceklerini zanneden, kokuşmuş ve yakın tarihleri yenilgilerle dolu olan dünya zalimleri, daha savaşının ilk aylarında kaybettiklerinin sinyallerini vermiş, sert bir kayaya toslamış olmanın pişmanlığını yaşamışlardır. Seyyid Hasan Nasrullah’ın yıllar önce dediği “yenilgi dönemi artık bitmiştir” sözünü çabuk unutan bunamış İslam düşmanları, bunamışlığın verdiği kendini bilmezlikle büyük bir hataya start vererek aslında kendi sonlarını hızlandırmışlardır. Suriye’yi yalnız sanacak kadar acemiliğe düşen düşmanlar, Suriye’nin kıyamete kadar ayrılmayacak direniş ekseninden oluşan bir yapılanmanın parçası olduğunu hesap edemeden veya bu halkadan Suriye’yi koparabiliriz ümidi ile başlattıkları savaş kısa sürede sonucunu vermiş ve bu dönemin ve bundan sonraki dönemlerin artık Müslümanların ve mustazafların sözünün geçtiği dönem olduğunu tüm dünyaya göstermişlerdir. Suriye’nin Dostları(Düşmanları) adı altında oluşturdukları bir çok ülkeden oluşan şer eksen git gide azalarak bir elin parmakları sayısına kadar düşmüştür. Ve buna mükabil Suriye devletinin dostlarından hiçbir fire verilmediği gibi dünya halkları Suriye devletinin haklılığını günbegün idrak etmiş ve Suriye düşmanlarının oyunlarını hezimete uğratmışlardır. Suriye devleti teröre karşı mücadelesini verirken bir yandan da yapım onarım çalışmalarını yürütmüş, karşı karşıya kaldığı büyük bir savaşa rağmen asil bir devlet olduğunu göstererek halkına karşı bütün hizmetlerini devam ettirmiştir. Kara kara düşünen Suriye değil düşmanlar olmuş ve bu buhrandan çıkma yollarını arama telaşına düşmüşlerdir. Suriye cumhurbaşkanlığı seçimlerinin startının verilmesi ile de iyice deliye dönen düşmanlar, Suriye’nin bu kendinden emin tavırları ile de günden güne erime moduna girmişlerdir. Ellerinden gelen bütün çabaları sarf etmelerine rağmen Suriye hızlı bir şekilde seçime hazırlanmakta ve savaş meydanındaki zaferden sonra sandıkta da zaferini göstermenin heyecanını yaşamaktadır. Zaten Suriye’nin bu savaş ortamında seçimleri ertelemeden zamanında yapma girişimi bile ayrı bir zaferdir. Mübarek olsun.
Şimdide teröristlerin ve ağababalarının yenildiklerini itiraf edişlerini kendi ağızlarından dinleyelim:

Riyad el-Esed, yenildiklerini resmen itiraf ederek Hakan Fidan’a mektup yazdı
Catherine Ashton: Suriyeli muhalifler paramparça oldu ve Şam’daki yönetimin alternatifini hala bulamadık
Suriye’de yönetimin değiştirilmesi amacıyla yapılan askeri yöntem yenilgiyle sonuçlandı
Suud el-Faysal: Suriye’ye karşı başlattığımız savaşta galip gelemedik
Almanya’dan,batının Suriye’deki komplolarının başarısızlığı itirafı
Korsan İsrail’in Haaretz gazetesi: İsrail ve Batı, Suriye’de İran’a yenildi
Selim İdris: Kritik durumdayız bize yardım edin
ABD: Suriye’nin hava savunma sisteminden çekiniyoruz
Suriye’deki teröristlerin temsilcisi verdikleri ağır kayıpları itiraf etti ve İsrail’in saldırısı çok iyi oldu dedi
Korsan İsrail: Beşşar Esad’ın gücünü hafife aldık
Amerikalı senatör John McCain: Suriye’de kazanan taraf Beşşar Esad oldu
John McCain : Beşşar Esad yabancı destekli silahlı teröristlere karşı mücadelede üstün oldu
Korsan İsrail: Esad’ın gücünü yanlış hesapladık
Nusra Cephesi komutanı: Hizbullah savaşçıları meydana indiklerinde bölgedeki kontrolü kaybettik
Burhan Galyun Suriye ordusunun teröristlere karşı üstünlüğünü itiraf etti
George Sabra: Suriye karşıtı gruplar orduya karşı zayıf düştüler
Katar Emiri: Şam yönetiminin devrilme dönemi geride kaldı
Kerry: Obama yönetiminin Suriye krizine yönelik yaklaşımı işlemedi
Kerry: Esad konumunu güçlendirdi
ABD Milli İstihbarat Ajansı Başkanı: Esad’ın konumu güçlü, iktidarın başında kalacak
SMDK başkanı Ahmed El Cerba: Hizbullah Suriye’de terazinin dengesini değiştirdi
ABD Dışişleri Bakanlığı: Suriye ilgili hedeflerimize ulaşamadık

İşte Suriye ve Direniş halkası öyle bir ilahi güce sahiptir, düşmanlarına yenildiklerini kendi ağızları ile itiraf ettirir. Ve bütün dünyada şunu anlamıştır ki bu direniş halkası ile oyun oynanmaz, aşık atılmaz ve boy ölçüşülmez. Bu direniş halkasının karşısında ya yok olup gidilir yada saygıyla eğilinir. Tabi bu insanlık düşmanı canilerden saygı beklenemeyeceğinden yok olup gidişlerini ve cehennemin dibini boylamalarını seyretmek düşer bizlere.
Dünya zalimlerinin 1979 İran İslam İnkılabı ile başlayan yok olma süreci, Hizbullah’ın ve Filistin Direnişinin zaferleri ile hızlanmış ve İnşallah Suriye’deki zaferimiz ile tamamen sonuca erecektir. Çünkü Suriye, düşmanların son kozlarını oynadıkları bir alan idi ve o alanda yenilginin acı tadını tattılar ve kendi sonlarını hızlandırarak cami duvarına bir şeyler yapma teşebbüsünde bulundular. Allah’ım bizlere bu Deccal sistemlerinin tamamen yok oluşlarını göster ve bizleri de bu süreçte görev alan birer nefer kıl. Amin

İlgili Makaleler

10 Yorum

  1. Allah razı olsun. Bu son seri ile mükemmel bir suriye dosyası oldu. Emeğinize ve yüreğinize sağlık

    1. Allah sizden de razı olsun, Suriye dosyamızı inceleyip, gündem yapıp yorumlarınızla zenginleştirdiğiniz için.

  2. Yenilgiler çağına giren dünya zalimleri belli ki akıllarını da yitirmişler. Onlar akıllarını yitiredursun, inşallah Mehdi (as) ‘ın bereketi, belli ki insanların akıllarını da nurlandırmakta. Bu nur karşısında gözleri kamaşan zalimler hangi yolda nasıl yürüyeceklerini de bilememekteler. Ve hatalar zincirine mahkûm olup Hakikatin karşısında diz çökecekler inşallah. Amin. Bu ufuk açıcı yazı için Allah razı olsun. Kaleminize kuvvet versin inşallah. Amin.

  3. gazi abi yazı dizinizi ilgi ile takip ettik allah razı olsun. gerçekten suriye konusunda sözü fazla uzatmadan öz ve özet olarak suriye düşmanlarının ve halk düşmanlarının yenilgilerini ilgililere aktarmışsınız. suriyenin bu zaferinde halkların (dünya kamuoyunun) tavır ve duruşu ile halkların başında bulunan zalim yönetimlerin tavır farklılığını örneklerle anlatan bir yazı kaleme alabilirseniz sevinirim. birde zalim yönetimlere rağmen halkları ile dost olan yönetimlerin suriye meselesine bakışı nasıldır?bu konuyada örnek verirseniz konu ile ilgilenen halkhaber takipçileri istifade etmiş olur .allaha emanet olun,saygılar,sevgiler ve selamlar.

    1. Ali hocam Allah sizden de razı olsun, faydalı bir çalışma ortaya koyabildik ise ne mutlu bize. İsteğiniz doğruldusunda inşallah bi yazı yazmaya çalışalım.

  4. Yenilgiler döneminin kapandığını zaferler döneminin Suriye zaferi ile devam edeceğini açıklayan yazı dizisi için teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu