Kaynaklar'dan...

Şırnak Silopi’de 1993’te jandarma tarafından gözaltına alınan 6 köylünün kemikleri var, gözaltı kayıtları yok

olu

Şırnak Silopi’de 1993’te jandarma tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan 6 köylüyle ilgili soruşturma, ilginç bir ayrıntıyı ortaya çıkardı.

Şırnak’ın Silopi ilçesinde 1993 yılında jandarma tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan ve kemikleri geçtiğimiz yıl tabur komutanlığının bahçesinde yapılan kazıda bulunan 6 köylünün öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturmada ilginç bir ayrıntı tespit edildi. Yargısız infazı soruşturan savcı, resmi makamlara yazıyla başvurdu. Aynı gün jandarma tarafından gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Abdurrahman Kayek ile bir daha haber alınamayan Şemdin Cülaz’ın nezaret odasına alınıp alınmadıklarının tespitini isteyen savcılık, ‘Nezaret ve emniyet odasına alınanların kaydına mahsus defterin olmadığı’na yönelik cevap aldı.

Cevapta, ‘Şahısların, nezaret ve emniyet odasına alınanların kaydına mahsus defterin 19.03.2001 tarihinde başladığından bu tarihten önceki kaydın olmaması nedeni ile söz konusu şahısların emniyet odasına alınıp alınamadıkları tespit edilemedi. Daha sağlıklı bilgi dönemin Karakol Komutanı Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Harun Yıldırım ve Jandarma Karakol Komutan Yardımcısı Jan. Ast. Kıdemli Çavuş Orhan Ak’tan öğrenilebilir.’ ifadeleri yer aldı. Gözaltında öldürülen Görümlü Köyü sakinleri İbrahim Akıl, Hükmet Şimşek, Salih Demirhan, Hamdi Şimşek ve Halit Özdemir’in de gözaltı kaydını soran savcılık aynı yönde cevap aldı. Gözaltında kaybolan köylülerin kemikleri 19 yıl sonra jandarma taburunun bahçesinde bulundu. Olayla ilgili dönemin Şırnak Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar dahil 5 askeri görevli hakkında ‘Birden fazla kişiyi öldürmek’ suçlamasıyla dava açıldı. Dava önümüzde günlerde başlanacak.

Jandarmanın ‘ilginç’ cevapları bunlarla sınırlı kalmadı. Soruşturma kapsamında tanık sıfatıyla ifadeleri alınan askerler Görümlü Köyü’nde bazı evlerin jandarma tarafından yakıldığını belirtmişti. Mağdur köylüler bu yönde şikayetçi olmuştu. Ev yakma olaylarıyla ilgili Jandarma tutanağında, örgüt mensuplarını susturmak için atılan havan mermileri ve uçaksavar mermilerinin yangına neden olduğu ileri sürüldü.

Yeni Şafak, 1990’lı yıllarda kod isimle operasyonlara katılan JİTEM elemanlarının resmi belgelere de kod isimleriyle imza attıklarını ortaya koyan belgelere ulaştı. Belge, ‘Deşifre olmamak ve canımızı korumak için kod isim kullandık ama resmi belgelere kendi ismimizle imza attık’ diyen JİTEM mensuplarının bu iddiasını da çürütüyor

1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde faaliyet gösteren ve ismi çok sayıda faili meçhul cinayetle anılan JİTEM elemanlarının birçoğunun yargı önüne çıkarılmamasının arkasında operasyonlarda kod isim kullanmalarının yattığı ortaya çıktı. Yüzlerce JİTEM’cinin 1990’lı yıllarda JİTEM adına çalıştığı sırada kod isim kullanması, tespit edilmelerinin önüne geçiyor. Eylemlerde ‘Yavuz’ kod ismini kullanan ve JİTEM’in sicil-sorgu bölümünde çalışan Burhanettin Kıyak tespit edilen kod isimli JİTEM’cilerden sadece biri. Yılarca hakkında ‘Yavuz’ kod adıyla arama kararı bulunan Kıyak şimdi yargılanıyor.

10 faili meçhul cinayetle suçlanan Yavuz kod adlı Burhanettin Kıyak isimli ‘JİTEM elemanı sorgusu sırasında deşifre olmamak ve can güvenliğini sağlamak’ amacıyla kod isim kullandığını ancak resmi belgelere kendi ismiyle imza attığını ileri sürmüştü. Yeni Şafak, JİTEM’in resmi tutanaklarda da kod isim kullanıldığını gösteren belgeye ulaştı. Kıyak’ın 1993 yılında JİTEM tarafından infaz edilen PKK itirafçısı Abdurrahman Avşar’ın ölümüne ilişkin tutulan resmi tutanağa kod ismiyle imza attığı ortaya çıktı.

Faili meçhuller soruşturmasında JİTEM tarafından infaz edildiği ortaya çıkan Avşar’ın öldürülmesine ilişkin soruşturmayı da JİTEM elemanları yaptı. Kıyak’ın kod ismiyle imza attığı tutanakta, JİTEM tarafından infaz edilen Avşar’ın, ‘PKK terör örgütüne mensup sayıları ve kimlikleri tespit edilemeyen kişiler’ tarafından pusuya düşürülerek öldürüldüğü belirtildi. Yıllarca tozlu raflarda kalan dosya faili meçhuller soruşturmasıyla birlikte raftan indi.

Mağdur ailenin avukatlığını da yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, faili meçhuller soruşturmasında gizli tanıklık yapan ismin itirafları sonucu Yavuz kod isimli JİTEM elemanın isminin Burhanettin Kıyak olduğunu öğrendi. Nüfus dairelerinin arşivlerine giren Elçi ipucunu Cizre’de yaşanan maddi hasarlı bir trafik kazasının tutanaklarında buldu. Sigortadan para almak için belgeye imza atan ve hakkında kod ismiyle arama kararı bulunan Kıyak’ın Ankara’nın Mamak ilçesinde yaşadığı böylece tespit edildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu