Hüseyin Yahya CEVHER

Güldü, güldü, güldü ve kazandı – Hüseyin Yahya CEVHER

guldu-guldu-guldu-ve-kazandi

Gülen kazanır.
Güldü, güldü, güldü ve kazandı.
Somurtan, ötekileştiren, moral bozan, karamsarlaştıran, çözüme ulaştırmayan, sürüncemede bırakan, gıcık eden kaybeder.

İran İslam Cumhuriyeti yıllardır devam ettiği nükleer enerji programını resmen kendilerine uluslararası toplum diyen esasında ise dünya halklarının baş belası ve bir lokma ekmeklerinin ortakçısı olan ekibe kabul ettirdi.

İlk başlarda 5+1 Grubu olarak adlandırılan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi(ABD,Rusya,Çin,Fransa,İngiltere) ile Almanya’nın oluşturduğu ve hepsinin nükleer silahta dahil olmak üzere her türlü nükleer nimetten yararlandığı güruh 1979 yılında dünya tarihinin en önemli olayının sonucu olan İran İslam Devrimi’nin nükleer bir güç olmayı daha ilk günden programına koymasını yıllardır engellemeye çalışmış ama başarıya ulaşamamış, 24 Kasım 2013 günü de resmen kabul ederek yenildiklerini tüm dünyaya duyurmuşlardır.

20 Kasım 2013 günü başlayan müzakereler 5.güne sarkmış ilk defa bu kadar uzayan müzakereler anlaşma ile sonuçlanmış ve ilerde kazanılacak zaferler için bir temel atılmıştır.

Burada tabii ki mevcut müzakere ekibinin çalışma, gayret ve özelliklerinin yanı sıra eski ekiplerinde emeklerini unutmamak lazım. Ama ne de olsa işi yapana esktra bir selam, ekstra bir takdir göndermek lazım.

İran İslam Cumhuriyeti, Hasan Ruhani’nin cumhurbaşkanlığı ile beraber yeni bir sayfa açmış, yeni bir politika izlemeye başlamış; sonuç olarak top sakallı bir dışişleri bakanı göreve getirilmiştir.

Top sakalın nesi var arkadaş, bırakın bu kulak-kuyruk muhabbetini, kılla tüyle bu işler olmaz diyorsanız aynı düşüncedeyim ama öyle değil işte. Sarıklı, cübbeli adı gibi Ruhani ve Nurani bir cumhurbaşkanının sürekli gülen, abartmıyorum iyi gülen, çok gülen top sakallı bir dışişleri bakanı var. Muhammed Cevad Zarif.

Yazının başlığının neden öyle atıldığını şimdi anlamışsınızdır herhalde.
Muhammed Cevad Zarif ağabeyimiz güldü, güldü, güldü ve kazandı.

Bundan önceki nükleer baş müzakereci ve son seçimlerde de cumhurbaşkanı adayı olan Said Celili ki kendisi 48 yaşında olmasına rağmen çocukluğundan beri inkılabi hareket sürecine katılmış, kutsal savunma savaşı olarak adlandırılan ve dünya istikbarının topyekün İslam İnkılabı’na çullandığı İran-Irak savaşında ayağından yara alarak gazi olmuş, şu anda da aksayarak yürümektedir. Allah hizmetlerini kabul etsin. Az çalışma yapmamış, elinden geldiği kadar mücadelesini vermiş fakat mevcut durum bir anlaşma zemini oluşmasına müsaade etmemiştir.

Muhammed Cevad Zarif, güldü güldü güldü derken 3 kere yapılan müzakerelere işaret etmişte oluyoruz hele şiddetli bel rahatsızlığı olduğu halde müzakerelere sedyede katıldığını gördüğüm zaman bu işin anlaşma ve zaferle sonuçlanacağı içime doğmuştu zaten.

Muhammed Cevad Zarif, aşırı akıcı İngilizcesiyle -belki de anadilinden bile iyi konuşuyordur- görünümüyle ve önemlisi zarifliği ve gülüşüyle kaba tabirle ayarı verdi, İran’ın zaten kimseden izin almadan müthiş bir şekilde devam ettirdiği nükleer enerji programını kabul ettirdi.

Her türlü gelişimi dünya halklarının elinden alarak, dünya halklarını kendilerine köle yapmak isteyen siyonistler ve onların yalakaları İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer kulüpteki (kendi, tamamen yerli, tırnaklarıyla kazıyarak) elde ettiği yeri hazmedemiyor, aynen Uzay Kulübü’ndeki yerini hazmedemedikleri gibi. İşte yazının başından beri süre gelen coşku, takdir ve sevinç bize yani halklara özelde ise müslüman halklara kim olduğumuzu gösteren İran İslam İnkılabı’nın kazanımının tarifsiz bir mutluluk vermesindendir.

O kadar konuştuk, onlarca sayfalık anlaşmanın içeriğinden, detaylarından, kazanımlarından ve tavizlerinden(siyonist medyaya göre) hiç bahsetmedik gerek yok zira tek ve en önemli olay nükleer hakkın kazanılması, geri adım atılmaması, nükleer zenginleştirme faaliyetlerinin devam etmesidir.

Unutmadan bu anlaşma 6 aylık geçici bir anlaşmadır. İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif, Tahran’a döner dönmez (24 Kasım 2013 Pazar gecesi) hemen Pazartesi’den itibaren kesin anlaşma için müzakereye başlayabiliriz mesajı verdi. Bu süreçte karşılıklı güven kontrol edilecek. Bence küresel istikbar bu sürece uyup nihai anlaşmayı da imzalayıp sonra problem çıkartabilir zira bu anlaşma aynen Hudeybiye anlaşması gibi zahiri tam net mutlak bir zafer gibi görünmüyor ama geleceği inşAllah bizlere Hayber Zaferi’ni müjdeliyor. Bu da Suriye meselesinin tamamen kapanmasının ardından; Gazze-Batı Şeria eksenli bir Kudüs’ün kurtarılışı ve siyonist rejimin yok oluşu ile gerçekleşecektir, İnşAllah.
Yüce Allah(cc) bizleri de bu süreçlerde parmağı olanlardan eylesin, İnşAllah.
Vesselam.

İlgili Makaleler

5 Yorum

  1. çalışmalarınızdan allah razı olsun…. bu olayı hudeybe anlaşmasına benzetmişsiniz…. ve tüm dualarımızla da inşallah hayberin fethi sonra da mekkenin fethi gerçekleşir….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu