Zülfikar DOLUNAY

YIRTICI VE ZEHİRLİ HAYVANLAR ORMANA HAKİM OLURSA…!!! – Zülfikar DOLUNAY

yirtici-zehirli-hayvanlar

YIRTICI VE ZEHİRLİ HAYVANLAR ORMANA HAKİM OLURSA…!!! – Zülfikar DOLUNAY

Kısa bir hikaye: zamanın birinde, zehirli ve parçalayıcı (yılan, akrep, çıyan, ayı, domuz, köpek, akbaba, tilki, çakal…gibi) bazı hayvanlar bir araya gelerek anlaşmış ve kendi kafalarına ve keyiflerine göre uydurdukları kanunlar çerçevesinde bir devlet-rejim kurmuş ve bunu ormandaki diğer hayvanlara da duyurmuşlar aslında zorla ve zerle hileyle orman halkına kabul ettirmişler…bu orman halkını kendilerine bağlı kılmanın yollarını aramışlar en mantıklı sonuç olarak ta halka değişik renk ve cinslerde ve büyüklükte bayraklar çıkartıp seçenekler oluşturmayı bu bayraklar ve flamalar altında toplanmaları ve kendilerini temsil edecek lideri desteklemeleri ve seçmelerini uygun bulmuşlar ki bu halk tarafından kendilerine bir değer verildiği kendilerinin de katılım ve katkıları sağlandığı imajı oluşturmuş…
Gariban orman halkı bu parçalayıcı ve zehirli hayvanların hilesine aldanarak olayı mutlulukla karşılamış ve başlarına bir ara ayı’yı seçmişler, bir ara domuzu derken ormanda yaşayan hayvanlar hiç mutlu olamıyor her başa geçen liderin kendilerini aldatıp ormandaki tüm güzellikleri zimmetine geçirdiklerini veya kendi akraba ve dostlarına hibe ettiklerini ve kendilerine de (halka da) hayatı çekilmez kılıp zulmettiklerini görüyor ancak bir şey de diyemiyorlarmış…Başa geçen hayvanlar azılı canavar ve parçalayıcı olduklarından halka kan kusturuyor halkın istekleri ve çektikleri acılara duyarsız kalıyorlarmış. Ayı halkın başına geçtiğinde sürekli homurdanıyor ve halk bundan çok ürküyormuş isteklerini dile dahi getiremiyor ancak sürekli alkışlıyorlar, sen ne büyük bir lidersin diye övüyorlarmış.
Tabi ormanda yaşayan bu gariban halkı her zaman böyle bir tarzla idare edip kontrol altında tutamayacağını bilen bu sistem kurucuları ve yönetici azgın hayvanlar düşünüp bir çare bulmuşlar. bu çare de halkı rahatlatmak ve biriken öfkelerini yumuşatacak hatta tersine çevirip öfkelerinde haksızlık ettikleri psikolojisine sokup tövbe ettirecek kendi kontrol ve izinleri dahilinde yerler,merkezler açma-kurma şeklinde imiş. Bu merkezler ve kurumların her birine kendi yakınlarından bir yırtıcı hayvanı yönetici-temsilci-başkan ve yardımcıları olarak getirmişler…Bu merkezlerin her biri farklı isim ve düşünceyi temsil ediyor görünmüş ve halkı kendine cezbedecek söylemlerde bulunuyorlarmış. Aynen bir ceketin üzerinde bulunan cepler gibi kimi birbirine benzer iken kimi bir birine muhalif gibi roldelermiş…Görevleri de orman halkını kendi kontrollerinde tutup onları sisteme karşı hoşnutluk içerisinde bulunmalarını sağlamak ve kendi haklarını savunan birileri olduğu için kendini değerli hissederek rahatlamalarını sağlamakmış…Halk bu yapılan çalışmalarda kendini etken zannederken aslında tamamen edilgen durumdaymış…Halkın aklını bu zehirli ve yırtıcı hayvanlar kendi merkezlerine bağlamış ve ipoteklemişler böylece sistemlerini kurulu zulüm düzenlerini rahatça bu merkezler sayesinde yürütmüşler. Orman halkı hergün kan ağlarken bile bu zalim yırtıcı hayvanlara dua da bulunuyor ve övgüler yağdırıyormuş.
Halkın içinde az sayıda bazıları bu merkezlerden hep uzak durmuş onları dinlememiş olduğundan aslında orman da dönen dolapları çok net görüyormuş ormana ve halka yapılan ihanetleri açık seçik fark ediyorlarmış ancak halk bu canavarların kontrolündeki kurumlarından-merkezlerinden ve şeytani liderlerinden o derece hipnozlanmış ki, böyle bir ihanetin olabileceğine ihtimal dahi vermiyorlarmış. Hatta halkı uyarmaya çalışanlara orman halkı, sen kesin diğer muhalif Tilki cephesindensin ki bu iftiraları atıyorsun sen ormana ihanet ediyorsun neden onca hizmet eden ayıyı ve yılanı eleştiriyorsun diyormuş…Her ne kadar o ihanetleri görebilen kişi bu başımıza bela olup birbirine muhalif numarası yapan ayının domuzdan, yılanın akrepten, domuzun köpekten bir farkı yok tüm bunlar bizi aldatmak için yaptıkları bir komplo ve zihnimizi yönlendirmek kendilerine iyi gözle baktırmak için açtıkları kurdukları merkezlerdir…merkezin birisi ayının reklamını yapıp onu temize çıkarmak için diğeri yılanı temize çıkarmak için kurulmuştur yoksa aslında bu kurulan merkezler hepsi tek noktaya bağlamak için farklı farklı görünümlerde açılmıştır demişse de karşısındakileri ikna etmek çok kolay değilmiş. Çünkü ayı da yılan da domuz da her gün öyle açıklamalarda bulunuyorlarmış ki duyan bunların çok dürüst ve orman halkının faydasına çalıştıklarını ve asla orman halkına ihanet etmeyeceklerini sanırmış ancak uygulamalara gelindiğinde ise durum içler acısı her yönden orman halkının kanı emiliyor yurtları talan ediliyor zorbalıklarla ve hilekarlıkla hayat kendilerine zehir ediliyormuş…Tüm iyilik sever ve hoşgörü ve hürriyet özgürlük söylemlerinin aksine her gün yeni zalimliklerle dayatmalar ve kurallar ile halkı yaşamaktan bezdiriyorlarmış. Gelin görün ki orman halkının aklıyla oynayan bu diktatörler sabah söylediklerini akşam yalanlayıp, akşam yaptıklarını sabah yalanlıyorlarmış ve halkın içine gönderdikleri maaşlı yalakaları veya halkın haber alma merkezleri aracılığıyla da kendi yaptıkları zulümlerin ne de adaletli olduğunu ve zorbalıklarının ve dayatmacılıklarının ne derece özgürlüklü ve hürriyetli olduğunu yorumlayıp ormanda yaşayanları aldatmaya karayı ak göstermeye çalışıyorlarmış…Gariban orman halkı da yıllar yılı yaşadığı bu trajikomik duruma karşı artık kabullenilmiş çaresizlik formatıyla yaklaşıp- yapılacak bir şey yok çözümsüzlüğüyle ümitsiz vakıa veya gökten bir kurtarıcı bekleyen konumundaymış…
Hayat kuralıdır ki gideceği yönü bilmeyen ve hedefi olmayan okyanus ortasındaki şaşkın gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez-edemez…En kötü karar kararsızlık ve şaşkınlıkta kalmaktan iyidir. Hakkı, hilekarlıkla zulüm de ve kuvvet kullanmakta, diktatörlükte bilenlerin karşısında; hakkın ve halkın lisanı kuvvetle, direnmekle haddini bildirmektir. Bu bilinç orman halkında ne zaman oluşursa o zaman kurtuluş yolları açılır. Ve şu iyi bilinmelidir ki; ” Güzel günler sana gelmez ancak sen güzel günlere yürürsün ( çalışır, direnir ve kazanırsın.)…” vesselam.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu