Hüseyin Yahya CEVHER

Suratlar beş karış – Hüseyin Yahya CEVHER

suratlar-bes-karis

Suratlar beş karış – Hüseyin Yahya CEVHER

Yakalanmış bir kare, gülmeyen 7 surat. Özel olarak falan seçilmedi. Bugünlerde planları tutmayan halk düşmanlarının hangisine ve çevresine bakarsanız beş karışlık surattan başka bir şey göremezsiniz. “Somurtan, ötekileştiren, moral bozan, karamsarlaştıran, çözüme ulaştırmayan, sürüncemede bırakan, gıcık eden kaybeder.” demiştim, yazılarımı dikkatle takip edenler hatırlar, takip etmeyenler göz atabilir [1] “Gülen kazanır.” Biz kazanacağız.

Kobani yani Ayn El Arab, Suriye’nin Halep eyaletine bağlı, Türkiye sınırının hemen yanında bulunan bir şehir. 2004 yılı resmi sayımına göre nüfusu 44821 olan şehirde Kürtler, Araplar, Türkmenler ve Ermeniler birlikte yaşıyor. Bazı kaynaklar ve yorumcular nüfusunu 400 bine kadar çıkarırken gerçek nüfusu hakkında net bir bilgi yoktur. Ama 400 bin olmadığı kesindir. Özellikle 200 bine yakın Kobanili Kürdün Türkiye’ye sığındığı propagandasına zemin hazırlamak için bilinçli bir şişirme de yapılıyor olabilir. Görüşümüzü destekleyen bir raporda şu ifadelere yer verilmektedir. “Hükümet kaynakları 150 bin sığınmacı geldi diyor fakat Suruç’a gelen göçzedeler Süleyman Şah Parkı ve Şanlıurfa’daki YİBO binasında tutulmaktadır. Yüz binler değil, bu bölgelerde on binler dahi görülememiştir. Bu durumda 150 bin kişinin nerede olduğu hükümet açısından bir soru işaretidir.”

Kobani’de hakimiyetin PKK’nın Suriye kolu olduğu iddia edilen PYD’de olduğu açıklanıyor. Bu durum şu şekilde izah edilebilir. Örneğin Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık’ın PKK’lı olduğunu belirtmek için ekstra bir açıklama yapmaya gerek yok. Eğer Ağrı’da hakimiyet PKK’da ise Kobani’de de hakimiyet PYD’dedir. Bölgede örgütlenmiş bir parti ve hareket olan PYD başta Türkiye olmak üzere çevredeki siyonist güçlerden destek alarak sanki bölgedeki Kürt halkının bir temsilcisi gibi lanse edilmektedir. Türkiye’de ne kadar PKK etkinliği var ise Suriye’de de o kadar PYD etkinliği vardır. Türkiye halkı içerisinde en ufak bir PKK etkinliği olmadığından, Suriyeli Kürtlerin içerisinde de bir PYD etkinliği yoktur. Suriye meselesinin başından beri vatansever, kahraman Kürtler Beşşar Esad yönetiminin yanında yer almış ve teröristlere karşı evlerini, yurtlarını korumuşlardır. Bu dış dünyaya bir Suriye Kürdistanı özerkliği olarak lanse edilse de şimdilerde anlaşılıyor ki oradaki yerli mustazaf Kürt halkı ne Türkiye’nin ne de siyonist Barzani’nin oyunlarına gelmemiştir, gelmeyecektir.

Suriye yönetimi 4 yıldır mücadele ettiği dünya küfrüne karşı zaferini ilan etmeye adım adım yaklaşırken, teröristlerin sadece Türkiye sınırında ve Türkiye sınırına çok yakın bölgelerde etkinliklerinin kaldığı çok önemli bir gelişmedir. Zira geçtiğimiz günlerde ağzından zevk suyu akarak 2012 yılında Şam kırsalındaki teröristlerin ilerleyişini anlatan Türkiye başbakanı Ahmet Davutoğlu bugüne nasıl gelindiğini anlayamadığını belirtmiştir. Lübnan, Ürdün ve Irak sınırlarını büyük oranda kontrol altına alan Suriye ordusu ağırlıklı olarak korsan İsrail ve Türkiye sınırlarında özellikle de Türkiye sınırlarında terörle mücadelesini sürdürmektedir.

Suriye-Irak tezkeresinin geçirilmesini değerlendirirken de “Rejim bütün gücüyle Halep’e girecek. Bu kötü senaryo.“[2] diyerek Suriye ordusunun Halep’i teröristlerden tamamen temizlemesine çok az kaldığını, bu yüzden bir şekilde (IŞİD bahanesiyle) en azından Türkiye sınırıyla paralel bir bölgede teröristlerin yaralarının sarılması ve yeniden eğitilmesi için bir güvenli bölge oluşturulması gerektiğini derin stretejist Davutoğlu vurgulamıştır. Bu durum hem tezkere ile hem de cumhurbaşkanı ve başbakanın sürekli Suriye yönetimi ve Beşşar Esad’ı aleni hedef alan açıklamaları ile apaçık ortadadır.

Halk düşmanları bir taşla bir kuş sürüsünü yok etmeyi planlayadursun, Direniş Ekseni attıkları her adımda bir vesileyle karşılarına çıkarak değil bir sürü bir tane bile kuş avlamalarına izin vermemiştir. İşte bu yüzdendir suratlardaki beş karışlık ifadeler…

HDP Hakkari milletvekili Adil Zozani, “Son dönemde Kürdistan coğrafyasında cenaze girmeyen il, ilçe kalmamıştır” diyerek bilinçli bir plan ve program ile kahraman Kürt halkını galeyana getirmek için hedef gözeterek insanların katledildiğini gayri ihtiyari ağzından kaçırmıştır. Yine Kobani, Kobani çığlıkları atılarak Kürtlük damarları okşanmak istenenlerin onyıllardır bu oyuna gelmedikleri ne de çabuk unutulmuştur. Zira IŞİD terör örgütü Suriye ve Irak’ta aylardır Kobani’de yaptığının yüzlerce misli canilikte vahşetlere imza atmış ve çok sayıda kişiyi katletmiştir. Mustazaflığının bilincinden olan başta Kürtler olmak üzere tüm dünya halkları müstekbir siyonistlerin galeyan planına gelmemiştir, gelmeyecektir.

Yine daha önce söylediğimiz şu sözleri burada tekrarlamayı uygun görüyoruz, “Başta Diyarbakır halkı olmak üzere genel Kürt halkının BDP, HDP, DTP, KCK gibi rejim temelli unsurları desteklemediğinin en büyük belgesi 15 Aralık 2009’da DTP’lilerin milletvekilliğinden topluca istifa kararı alarak sine-i millet mesajı vererek Diyarbakır’a giderek çadır kurmasıyla başlayan süreçte açıkça ortaya çıkmıştır. Halkın kendilerini coşkuyla karşılayacağını zanneden bu işbirlikçi uşaklar, kahraman Kürt halkından ağır bir darbe yemiştir. Halk tarafından en ufak bir katılımın olmadığı boykot çadırlarına da Avrupa’dan güya demokratik destekçiler gelmiştir. Ne diyelim o zaman yaladıkları avuçlarını bir kez daha ve bir kez daha ve bir kez daha yalayacaklarını hatırlatalım.” [3]

İşte bu noktada 7 Ekim’de Kobani olayı kabak tadı verdiğinden güya HDP’nin çağrısıyla sokağa inen kitleler gösteriler yapmıştır. Oysa hem sokağa inen kitlelere, hem de sınıra giden tiplere baktığımız zaman bunların maaşlı, planlı, programlı, operasyon odası elemanları olduğu bellidir. Ya değilse bir aya yakındır kuşatma altında olan Kobani’de ölen Kürt sayısına yakın vatandaş Türkiye’de katledilirmiydi? Kobani’deki katliama engel olmak isteyenlerin Türkiye’de daha büyük bir katliama başlamaları diye bir şey olabilir mi?

Ne murad ettiler, neyi başaramadılar?
-Son kullanma tarihi yaklaşan IŞİD’i yok ederek Suriye ve Irak ordularının başarılarını hiçe sayacaklardı. Olmadı.
-PKK’nın Suriye kolu PYD, IŞİD’i def etti diyerek Kürt halkında PKK sempatisini artıracaklardı. Olmadı.
-IŞİD bahanesiyle önce Kobani’ye sonra Halep’e sonra da Suriye’ye gireceklerdi. Olmadı.
-1990’lı yıllardaki faili meçhul, kaos dönemlerine dönmek istediler. Olmadı.
-Milliyetçilik yaparak halkı birbirine düşüreceklerdi. Olmadı.

Biz neler kazandık?

-IŞİD ile yalandan savaşan PYD Kobani’yi teslim edecekti, kahraman Kürtler teslim ettirmedi. Plan bozuldu. Biz kazandık.
-PYD güya Kobani’de özerk yönetim kurmuştu. Liderleri Salih Müslim soluğu Finlandiya’da aldı. Biz kazandık.
-İran, Türkiye’yi her türlü maksadını aşan hareket konusunda uyardı. Suriye’ye giremediler. Biz kazandık.
-Hizbulvahşet’i meşhur etmek için onca yayın yapıldı, tutmadı. Kimse ilgilenmedi. Biz kazandık.
-Halkımız “Kürt Türk kardeştir, ayrım yapan kalleştir” dedi. Biz kazandık.

En son dün ABD’nin ve NATO’nun aleni olarak tampon bölgeye de uçuşa yasak bölgeye de karşıyız diyerek bu sürece bir nokta koyduğunu düşünüyorum. Zira, İran İslam Cumhuriyeti çok açık ve net bir şekilde “Direniş eksenindeki müttefiklerimizin düşmesine izin vermeyeceğiz”[4] diyerek herkes ayağını denk alsın mesajını göndermişti. İfadelerin bu kadar açık ve net kullanıldığı başka bir dönemi ben hatırlamıyorum, birlikte okuyalım: “ABD veya başka bir ülke tarafından Suriye’nin milli egemenliğine karşı yapılacak uçuşa yasak bölge ya da askeri birliklerin Suriye topraklarına girmesi gibi her türlü hatalı girişim kötü sonuçlar doğuracaktır. Bu konuda Türkiye’yi uyardık.” (İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan)

Bu uyarının üzerine söz söylenmez. İşte suratlar bundan beş karış…
Halk düşmanlarının suratlarını beş karış yapanlardan Allah razı olsun, tüm dünya mustazafları adına bir kez daha teşekkür ederiz. Vesselam.

[1] https://www.halkhaber.org/2013/11/26/guldu-guldu-guldu-ve-kazandi-huseyin-yahya-cevher/
[2] http://www.hurhaber.com/basbakan-davutoglu-nun-atv-konusmasi-tam-metin/haber-662997
[3] https://www.halkhaber.org/2014/03/22/tasimali-goz-boyama-ve-kandirma-savasi-huseyin-yahya-cevher/
[4] http://www.islamidavet.com/2014/10/10/iran-direnis-eksenindeki-muttefiklerimizin-dusmesine-izin-vermeyecegiz/

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu