Yazarlarımız'dan...Zülfikar DOLUNAY

Öz Muhammedi İslam ile Amerikancı İslam’ın Karşılaştırması Bölüm-3

​Yapısı gereği olarak İSLAM (Öz Muhammedi İslam), insanlığın maddi, manevi-dünya, ahiret her yönüyle mutlak kurtuluşunu, felahını, huzur ve saadetini hedef almış-merkez edinmiş, bu gayeye ulaştıracak vesileleri-araçları insani fıtrata-insanın yapısal özelliğine uygun şekilde akıl-mantık-delil ve kesin ispat-ikna ile ilahi mesajlar-emirler bütünü olarak yüce peygamberlerin öğreticiliği ve önderliğinde gönderilmiş, Allah(cc) katında geçerli tek ve yegâne dindir.
​İslam, son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (saa) den sonra bazı dönemlerde insanlık düşmanı, yağmacı, sömürgeci, kan emici diktatörlerin-zalimlerin haince-hunharca saldırılarına ve yok etme-saptırma uğraşlarına maruz kaldı. Çünkü İslam insanlık düşmanlarına, adalet düşmanlarına, zalimlere, zorbalara, zulüm saraylarına yapısı gereği-İlahi bir din olarak asla geçit vermiyordu. Böyle bir din, vampirlerin, yarasaların, insan bozması vahşi canavarların korkulu rüyasıydı.
​Bu vahşi canavarların-zalimlerin en başında Ümeyyeoğulları geliyordu. Bunlar kabilece halkı sömüren, kanını emen, maddi manevi varlıklarını yağmalayan azgın saray sahipleriydi. Peygamber Efendimiz dönemindeki liderleri Ebu Süfyan ve diğer Mekkeli müşrikler İslam’a karşı açıkça düşman kesilip, savaş ilan ettiler, tüm imkânlarıyla saldırdılar ancak İslam’ın karşısında ise “güneşin karşısında eriyen kar gibi” eriyip yok oldular ve Mekke’nin fethiyle-Kâbe’deki putların kırılışıyla da İslam, halkları köleleştiren, türlü vergilerle-haraçlarla sömüren, baskılarla-işkencelerle-cinayetlerle katleden, cebri-keyfi-uydurdukları kanunlarla halkı yağmalayan diktatörleri ve zorba düzenleri ilahi darbelerle yıktı. Böylece İslam, İnsanlığı, özlemini çektiği adalet ve hürriyetin, onur ve haysiyetin, huzur ve saadetin tesisini sağlayacak “İnsani Devlete” kavuşturdu. ​Güçten düşen-zorba düzenlerini kaybeden bu insan bozması canavarlar ki Ümeyyeoğulları başta olmak üzere bazı Mekkeli müşrikler-krallar-diktatörler İslam’a açık düşmanlık yapmanın-savaş açmanın kendilerini kökten yok edeceğini anladılar ve zaman kaybetmeden Peygamber Efendimize gelerek Müslüman olmak-İslam’a girmek istediklerini belirttiler. Ancak Peygamber Efendimizin vefatı akabinde sözde Müslüman fakat gerçekte ikiyüzlü münafık olan bu şeytanlar buldukları her fırsatta Müslümanlar arasında fitne-fesat ve tefrika tohumları ektiler. Özellikle Hz. Osman döneminde bazı üst düzey makamlara gelmeyi başaran bu kıvrak-yumuşak zehirli yılanlar öyle ihanetlere, öyle sapkınlıklara-fitnelere imza attılar ki sonuçları Hz. İmam Ali döneminden itibaren başlayarak günümüze kadar etki etti. Tüm fitnelerin başında hep Ümeyyeoğulları vardı. Hz. Osman döneminde yüksek düzeyde makam-güç-para elde etmeyi başaran Ümeyyeoğulları, bir yandan Hz. Osman’ın katledilmesinin (kendi eski dönemdeki zorba-diktatör düzenlerini kurma) ortamını hazırlarken diğer yandan hak-adalet timsali Öz Muhammedi İslam’ın bekçisi-temsilcisi hüviyetinde olan Hz. İmam Ali önderliğinde Ehl-i Beyt ve taraftarlarını nasıl bertaraf-yok edeceklerinin şeytani hesabını-hilesini yaparak uygulamak için fırsat kolluyorlardı.
​Ümeyyeoğulları, haksızca-bir oldubittiye getirerek ele geçirdikleri makamları-gücü kullanarak ülkenin tüm gelirlerini kendi kontrollerine aldılar halkı değişik vergilerle-baskılarla öyle sömürdüler, öyle yağmaladılar ki halkın büyük bir kesimi aç-susuz ve perişandı. Belli bir zaman halk başımızdakiler Müslüman liderler onlar ülkenin kalkınması için bu çalışmaları yapıyor-vergileri artırıyorlardır diye olaylara iyimser baktılar. Ancak durum zannettikleri gibi değil tam aksine bazı yöneticiler bulundukları şehirlerde öyle şatafatlı saraylar inşa ettiler ki dünya da çok enderdi fakat bu durumu halka “biz Bizans ve diğer kafir devletlere karşı milletimizin-İslam’ın itibarını korumak için bu sarayları inşa ettik” diyerek gerekliliğini kabul ettirmeye çalışıyorlardı. Bu makamperest-kan emici vampirler bir yandan saraylarında halktan gizli her türlü fuhuş ve içki alemleri yaparken diğer yandan halkı aldatmak için namaz kılan, hak hukuk-adalet nutukları çeken, halkın hizmetçisi gibi görünen dindar Müslüman rolünü de yapmayı ihmal etmiyorlardı. Bir zaman sonra Hz. Osman’ı katlettirerek devleti tamamen kendi kontrollerine almanın yolunu açtılar. Hz. İmam Ali’ye Hz. Osman’ın katili diyerek tüm şehirlerde fitnelerle-iftiralarla yaygara çıkardılar. Ayrıca parayla satın aldıkları dindar görünümlü, çevresi üzerinde etkili bir kısım âlim kılıklılarla uydurma sözlerle halk aldatılıp Hz. Ali’ye karşı kışkırtılarak savaşmaya ikna edilmeye çalışıldı ve sonuçta Hz. Ali’nin çıkmaması için tüm çabasını ortaya koyduğu Cemel Savaşı binlerce insanın-müslümanın ölümüyle sonuçlandı. Bu acı durum, Ümeyyeoğullarının Müslüman rolleriyle-münafıklıklarıyla- fitne-fesat tohumlarıyla ektikleri zakkum ağacının-şecereyi habisenin ilk habis ürünüydü. İslam Ümmetini birbirine kırdırma çalışmasının-şeytanlığının ilk başarısını sağlamış ve gelecekte hangi yöntemle ( Müslüman rolleriyle-münafıklıklarıyla-uydurdukları İslam’la-fitne-fesatla-şeytani hilelerle) Öz Muhammedi İslam’ı ve Müslümanları yok edebileceklerini de keşfetmiş oldular.
​Ümeyyeoğulları İslami görünecek ama gerçekte zulüm saraylarının hükümranlığını yaşayacakları bu rejimlerinin karşısında halkı uyandıracak ve harekete geçirecek olan Ehl-i Beyt’i (Peygamber Efendimizin Mübarek Neslini) en büyük tehlike-en büyük düşman olarak görüyorlardı ve yok etmek için hiçbir fitneden-iftiradan-cinayetten-savaştan geri kalmadılar.
Böylece Öz Muhammedi İslam ile Amerikancı İslam arasında tarihi hesaplaşma savaşları başlamış oldu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu