Hüseyin Yahya CEVHER

Montrö’de Yedi Düvele Meydan Okuyan Kahramanlar – Hüseyin Yahya CEVHER

montrode-yedi-duvele-meydan-okuyan-kahramanlar

Montrö’de Yedi Düvele Meydan Okuyan Kahramanlar – Hüseyin Yahya CEVHER

Peygamberimiz(sav) ümmetiyle, babalar oğullarıyla, anneler kızlarıyla, hocalar talebeleriyle, sanatkarlar eserleriyle, ustalar maharetleriyle, diplomatlar siyasetleriyle, devrimciler mücadeleleriyle, gençler ağabeyleriyle kıvanır, iftihar eder, gurur duyar.

İnsanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük olaylarından İran İslam İnkılabı’nın kurucusu, müessisi büyük devrimci, en büyük halk önderi, tarifi mümkün olmayan büyük insan İmam Humeyni(ra), 1989 yılında dönemin cumhurbaşkanı Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi Seyyid İmam Ali Hamaney’in Kuzey Kore’ye yaptığı ziyareti televizyondan canlı olarak izlerken halkın kendisine olan ilgisi ve teveccühü, yaptığı konuşmalar ve bıraktığı etkilerden sonra “Biraderim Rehberliğe Layıktır” diyerek kendi yerine İmam Ali Hamaney’in geçmesini istediğini açıkça beyan etmiştir. Merhum İmam Humeyni(ra)’nin oğlu Seyyid Ahmed Humeyni bu olayın canlı tanığı olarak durumu aktarırken bir çok kez İmam Ali Hamaney hakkında İmam Humeyni’nin bu şekilde beyanlarda bulunduğunu da kamuoyuna bildirmektedir. [1]

Bugün yani 22 Ocak 2014 Çarşamba günü sabah saatlerinden itibaren büyük bir heyecan, şevk ve coşku ile İsviçre’nin Montrö kentinde düzenlenen Cenevre 2 Konferansı’nı izlemeye başladım. Konferansın açılışını BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon yaptı, TRT Türk’ten canlı ve simultane Türkçe çeviriyle aktarılan yayın, ABD dışişleri bakanı John Kerry ve Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov’un konuşmalarıyla devam etti çok ciddiye almadan takip ettiğim yayında sözün önce kime verileceğini (Suriye devletinin temsilcilerine mi? Suriye muhalefeti olarak adlandırılan halk düşmanları tarafından beslenen kişilere mi?)gözlemlemek istiyordum. Bir an ne oldu yayın başka bir noktaya kaydı, Türkçe yayın yapan TV kanallarını taramama rağmen hiçbirinde konuyla ilgili bir yayın bulunmadığını gördüm.

İnternet üzerinden Press TV’nin canlı yayınına ulaştığımda Suriye Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid el Muallim’in canlı yayında konuşma yaptığını gördüm. İlk gördüğüm zaman kendisine kurt siyasetçi gibi bir lakabı uygun gördüğüm Velid Muallim çok sakin ve kendinden emin bir şekilde konuşma yapıyordu. Bunun Suriye yönetimi, Suriye halkı ve dünya halkları adına ilk zafer olarak hanemize yazılması gerektiğini düşünüyorum zira konferansa katılan onlarca ülkeden korkusuzca, tam bağımsız, sonuna kadar Suriye’yi destekleyecek tek bir ülke bile yoktu(Lübnan, Irak, Cezayir ve Umman’a bir şerh düşelim)ama salondaki hava Suriye yönetiminin güçlü olduğunu deklare eden bir tarzda idi. Yarı anlar, yarı anlamaz İngilizce, Arapça, beden dili ekseninde konuşma sürerken birden oturum başkanı ve BM Genel Sekreteri olan Ban Ki Moon, Velid Muallim tam zülfiyare dokunurken araya girerek konuşmasını bir iki dakika içerisinde bitirmesini istedi. Tüm salon anında teyakkuza geçerek Velid Muallim’in ağzından dökülecek kelimelere odaklandı. Velid el-Muallim, BM Genel Sekreteri’nin 25 dakika konuştuğuna atıfta bulunarak, mevzunun Suriye olduğuna dikkat çekerek, 12 saatlik bir yolculukla buraya konuşmaya geldik diyerek 5-10 dakika daha süre istedi. Ban Ki Moon buna izin veremeyeceğini ve konuşmalar bitince kendisine yeniden söz vereceğini söylemesine rağmen Velid Muallim konuşmamı bölemem, bitireceğim diyerek kararlı tavrını sürdürdü. Velid Muallim’in tavizsiz tutumuna direnmeye devam eden Ban Ki Moon, bir iki dakikada toparlayın dedi fakat Velid Muallim yapamayacağım işe söz vermem diyerek asrın tavrını sergiledi. Yaşasın devrimci tutum, yaşasın kararlı adım, yaşasın şerefli ağabeylerimiz… [Olayı canlı olarak yaşayıp, Türkçe altyazılı olarak izlemek için dipnota başvurunuz[2]]

Yedi düvele meydan okuyan 1941 doğumlu yani 73 yaşında olan bu ihtiyar delikanlı son Suriye krizindeki tutumuyla Suriye cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın en büyük destekçilerinden ve ağabeylerinden birisidir. Velid Muallim ilk olarak 1991’de Madrid Konferansı’nda Suriye adına görüşmeleri yürüten heyette yer almış, 1994’ten 2000’de tamamen kesilinceye kadar ise korsan İsrail ile görüşmelerde Suriye heyetine başkanlık etmiştir. İsraillileri görüşmelerde zorlayan tavrı ve diplomatik yeteneği ile dikkat çekmiştir. Velid Muallim 1990-1999 yılları arasında Suriye’nin Washington Büyükelçisi olarak görev yapmış, ardından 2000 yılında Dışişleri Bakan yardımcılığı görevine getirilmiş, 2006’da Faruk El Şara’nın Cumhurbaşkanlığı yardımcılığına getirildiği kabine değişikliği sırasında Dışişleri Bakanı olarak atanmış halende başarıyla görevini sürdürmektedir. 23 Haziran 2012’den beri ayrıca Suriye başbakan yardımcılığı görevini sürdürmektedir. İlgilenenler için söylemek gerekirse kendisi Sünni bir Arap aileye mensuptur, Şam doğumludur.

Analar ne aslanlar doğurmuş, Aslan Esad’ın aslan adamları diye içimden geçirirken bir taraftan da hem Türkiye medyasını geziniyor, hem de Cenevre 2 Konferansı ile ilgili bilgi edinmeye çalışıyordum. Türkiye medyası kadar dünya gündemine lakayt, değer vermeyen, ciddiye almayan, aktarmak istemeyen başka bir ülke medyası olamayacağı kanaatine vardım. İmkansızlıktan aktaramayan ülkeler var ise onlar gündemimizde değildir.

Heyet üyelerini öğrendiğim zaman Suriye Enformasyon Bakanı Omran Zoubi’nin(Türkçemizin güzelliğinden adamın adının almadığı hal kalmadı: Ümran El Zubi, Omran Zoubi, Umran El Zubi, Omran el Zoubi, Omran El Zubi, Umran Zubi, Umran ez-Zuabi, İmran ez-Zubi, Ümran Zaabi vb.) de geçmişte takip edebildiğim kadar etkin bir şahsiyet olduğunu ve konferans çerçevesinde bir hareket yapacağını tahmin ediyordum. Velid Muallim’in dik duruşuna, asil hareketlerine, esprili yaklaşımlarına gülmekten başka ekstra bir hareketini yakalayamadım ama toplantıya verilen arada yaptığı konuşma çok dikkat çekici ve önemliydi, herkesin okumasını tavsiye ederim. [3]

Asıl beni heyecanlandıran, bu yazıyı yazmama sebep olan, yorgunluktan iç organlarımda garip hareketlenmeler olduğu halde sevinçten uyutmayan ise Beşşar el-Caferi’nin basın toplantısı ve yaptığı hareketler oldu. Suriye krizi başladığından beri yönetimin en önemli organlarından birisi olan Birleşmiş Milletler Temsilciliği’ni başarıyla yürüten Beşşar el-Caferi, Birleşmiş Milletler’de yaptığı saatler süren konuşmalar, ikna çalışmaları, resmi yazışmalar ile dikkatimizi çekiyordu ama ben bu denli bir karizmasının olduğunu ilk defa gördüm. Helal olsun.

Suriye’nin Birleşmiş Milletler Temsilciliği’ni yapan Beşşar el-Caferi 1956 yılında Şam’da doğdu. 1977 yılında Şam Üniversitesi’nin Fransız Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1978’de Şam’da aynı alanın Arapçaya Çeviri konusunda yüksek lisansını tamamladı. Eğitimine iki ayrı dalda devam eden Beşşar el-Caferi, Uluslararası Siyasi İlişkiler ve Uluslararası Organizasyon konularında Fransa’nın Sceaux üniversitesinde eğitimler aldıktan sonra Paris-Sorbonne ve Sceaux üniversitelerinden çifte doktora ünvanı aldı. 2002 yılında Endonezya’nın başkenti Cakarta’daki Şerif Hidayetullah Üniversitesi’nden İslam Medeniyeti Tarihi alanında üçüncü doktorasını bitirerek üçüncü kez doktor ünvanı aldı. Çok akıcı bir şekilde Arapça, İngilizce, Fransızca ve Farsça konuşmaktadır.

Beşşar el-Caferi’nin diplomatik geçmişine baktığımızda;
1980 yılında Suriye dışişleri bakanlığından çalışmaya başladı.
1983-1988 yılları arasından Suriye’nin Fransa büyükelçiliğinde üçünkü katip düzeyinde çalıştı.
1991-1994 yılları arasında dönemin Suriye BM temsilcisinin müşavirliğini yaptı.
1997-1998 yılları arasında Suriye’nin Fransa büyükelçiliğinde bakan müşavirliği yaptı.
1998-2002 yılları arasında Suriye’nin Endonezya’daki elçilik ve maslahatgüzarlığını yaptı.
2002 yılında Suriye Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Organizasyonlar Dairesi Müdürlüğüne atandı.
2006 yılından beridir de Faysal Mikdat’tan devraldığı Suriye’nin BM temsilciği görevini yapmaktadır.

Beşşar el-Caferi’nin bu süreçte katıldığı konferans, uluslararası toplantı ve seyahatleri ise saymakla bitmez. Allah yardımcısı olsun. Gelelim yeniden basın toplantısına;

Tüm dünyanın Cenevre 2 Konferansı’yla ilgili beklediği ilk önemli nokta basın toplantıları idi, herkes sırayla toplantısını yapıp çekiliyor dünya halkları ise dört gözle Suriye yönetiminin yapacağı açıklamaları bekliyordu. Bir anda ekranda Suriye’nin BM temsilcisi Beşşar el-Caferi’yi görünce biraz şaşırdım, ekranda sadece o olduğundan yanında kimler var diye meraklı gözlerle bekledim fakat tek başınaydı. (İki görevli/yardımcı/diplomat daha vardı ama resmi heyetten kimse yok manasında.)

Söze öncelikle Birleşmiş Milletler’in Suriye halkının kanına eli bulaşmış ülkelerin isteği doğrultusunda küresel bir güç olan İran İslam Cumhuriyeti’ne yaptığı daveti geri çekmesini sert bir şekilde eleştirerek başlayan Beşşar el-Caferi, toplantı düzeninde ise kendilerinin haberi olmadan değişikler yapıldığını örneğin Suriye yönetiminin ve halkının tek, gerçek, en büyük destekçisi İran İslam Cumhuriyeti’nin konferansa katılımının engellenmesinin yanı sıra Suriye düşmanlığı ile ün salmış ondan fazla ülkenin de toplantıya apar topar katıldıklarını açıklamıştır.

Yeri gelmişken sahi konferansta söz hakkı verilen Katar, Suudi Arabistan, Brezilya, Kanada, Norveç, Hindistan, Japonya, Endonezya, Güney Afrika, İsveç, İsviçre, Vatikan, Yunanistan, Belçika, Danimarka, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, İspanya, Güney Kore, Avustralya, Meksika, Mısır, Cezayir, Kuveyt, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas’ın ne gibi bir özellikleri var ben hala anlamış değilim. Ne BMGK’da daimi üyelikleri var(Buradan BMGK’yı meşru gördüğümüz anlaşılmasın, ne yazık ki dünyanın başına bela olmuş ekip kendi tahakkümlerini oturtmuşlardır) ne de Suriye ile komşulukları veya son krizde aleni etkileri. Bu bile adı uluslararası konferans olan oturumların nasıl düzenlendiği hakkında bize kısmi bilgi vermektedir.

Beşşar el-Caferi bomba gibi açıklamalar yapmaya devam ederken Suriye kriziyle ilgili BM’nin yanlı olduğunu BM’nin döşeğinde söylemiş, Suriye’nin maruz kaldığı saldırılarla ilgili yazdığı 500 resmi mektubun ciddiye alınmadığını ve mektupların kopyalarının odasında bulunduğunu ve 20 kilogramdan fazla geldiğini iğneleyici bir dille kamuoyuyla paylaşmıştır.

Konuşması sırasında sürekli Türkiye-Suudi Arabistan-Katar demekten yorulduğunu gözlemlediğim Beşşar el-Caferi keşke bu terörizm destekçisi ülkeleri TSK diye kısaltsaydı da daha az yorulsaydı diye içimden de geçirmedim değil. Pervasız, Net ve Kaliteli bir şekilde devam eden basın toplantısına bir satılmış gazeteci kılıklı yalaka bize hikaye anlatma diyerek müdahalede bulunmuş, çok serin kanlı bir tavırla Beşşar el-Caferi bende anlatacak hikaye çok, sen hikaye mi istiyorsun diyerek cevap vermiştir.

Çok uzattık hakkınızı helal edin ama ahir zamana ve dünya tarihine not düşülecek bu olayı kaydetmek gerekir diye düşünüyorum. Basın toplantısı ardından olabildiğince özgürce tüm basın mensuplarının sorularını cevaplamaya çalışan Beşşar el-Caferi, Suriyeli gazetecilerin yanı sıra yabancı gazetecilere de daha fazla söz verilmesini bizzat kendisi teşvik etmiştir. Bu esnada Bloomberg TV adına söz alan muhabir soruyu sorarken Suriye cumhurbaşkanı Beşşar Esad’dan sadece ismiyle bahsederek Beşşar Esad demiştir. Suriye krizinin yorgunluğuna, Cenevre 2’nin yorgunluğuna, günün yorgunluğuna ve basın toplantısının 1 saatlik yüküne rağmen aniden dikkat kesilmiş, yıldırım hızıyla muhabire ne dediniz diyerek sorusunu tekrarlattırmak istemiştir. Beşşar Esad kimdir? diyerek tarihi bir soruyla güya kendi aklınca artistlik yapmak isteyen muhabiri durduran Beşşar el-Caferi muhabirin anlamamazlığa vererek geçiştirmesine asla müsaade etmemiş yeniden müdahale ederek O kim? diyerek yeniden sorusunu tekrarlamıştır ve muhabir aynen uşaklığını yaptığı ağababaları gibi direniş ekseninin kararlı tavrı sayesinde geri adım atmak zorunda kalmıştır. Allah razı olsun.[Olayı canlı izlemek için dipnottaki linkteki videonun 01:02:02’den sonraki kısmına bakabilirsiniz. [4]]

Yukarıdaki tüm övgülerin, sevgi gösterilerinin ilgili şahısların şaçıyla, sakalıyla, boyuyla, posuyla alakası yoktur. Bu kişiler hak yolda yüce Allah(cc)’ın verdiği yardımla bu başarılara imza atmaktadır ama yüce Allah(cc) vesile olarak bu ağabeylerimizi seçmiştir, biz de eğer kardeşliklerine veya talebeliklerine layık olabilirsek duruma biraz farklı, duygusal, değişik bakmaya çalıştık.

Yazının ilk girişinde değindiğim konu biraz bağımsız kaldı gibi oldu ama çoğunuz anlamıştır. Benim merakım ağabeylerimizin yetiştiricisi değerli İran İslam İnkılabı’nın ve dünyadaki tüm halkların lideri İmam Ali Hamaney’in bu duruma tavrı ne olmuştur? İran İslam İnkılabı’nın deneyimli siyasetçilerinin yorumları ne olmuştur? Suriye cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın duygu ve düşünceleri nedir? Bu sorulara mevcut imkanlarla bu dünyada cevap bulabileceğimi reel manada düşünmesemde, Allah’tan ümit kesilmez, belki bir gün öğrenirim.
Vesselam.

[1] http://www.leader.ir/langs/en/index.php?p=bio
[2] http://www.islamidavet.com/2014/01/22/video-turkce-altyazili-bm-genel-sekreteri-ile-suriye-disisleri-bakani-arasindaki-tartisma/
[3] http://www.suriyegercekleri.com/2014/01/22/suriye-enformasyon-bakani-bazi-konusmacilar-teror-orgutu-elcileri-gibi-konusuyor/
[4] http://www.bloomberg.com/video/syria-s-jaafari-on-initial-cease-fire-talks-xT1TEfPuQC6vVuG0_qAqaA.html

İlgili Makaleler

5 Yorum

  1. Ehl-i dünyanın hükmü var, şevketi var, kuvveti varsa;

    Kur’anın feyziyle, hâdiminde de:

    Şaşırmaz ilmi, susmaz sözü vardır;

    Yanılmaz kalbi, sönmez nuru vardır.» SAİD NURSİ
    ALLAH RAZI OLSUN ..KALEMİNİZ ETKİN VE YETKİN OLSUN… İNŞALLAH

  2. Üstadım sizi rüyamda gördüm sarsılmaz bir imanla haksızlıklara karşı mücadele ediyordunuz. Allah sizi muaffak etsin hayallerinize ideallerinize ulaştırsın

  3. Allah razı olsun. uzun ama akıcı bir yazı olmuş, olayları an be an bizlere aktardığınız için teşekkürler. Suriye heyetinide, dünya yavşaklarına haddini bildirdiği için tebrik ediyorum. biz küçüğüz ama tebrikimiz uygun olurmu olmazmı bilinmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu