Musa GÜNEŞ

ÇOCUKLARI UNUTTUK!… – Musa GÜNEŞ

cocuklari-unuttuk

ÇOCUKLARI UNUTTUK!… – Musa GÜNEŞ

Yorgun argın eve dönen baba dönen baba 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken bulur. Çocuk babasına,
‘Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun’ diye sorar.
Zaten yorgun gelen adam,
‘Bu senin işin değil’ diye cevap verir.
Bunun üzerine çocuk,
‘Babacım lütfen, bilmek istiyorum’ diye üsteler.
Adam;
İlla da bilmek istiyorsan 20 milyon kazanıyorum’ diye cevap verir.
Bunun üzerine çocuk;
‘Peki bana 10 milyon borç verir misin?’ diye sorar.
Adam iyice sinirlenip,
‘Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat’ der.
Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapatır. Adam sinirli sinirli ‘ Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder’ diye düşünür. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz sakinleşir ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşünür. ‘Belki de gerçekten lazımdı’ diye düşünmeye başlar. Yukarı çocuğunun odasına çıkar ve kapıyı açar. Yatağında olan çocuğa, ‘Uyuyor musun’ diye sorar. Çocuk ‘hayır’ diye cevap verir. ‘Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm, özür dilerim. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim’ diye söyler. Çocuk sevinçle haykırır, ‘Teşekkürler babacığım…’
Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkarır. Adamın suratına bakar ve yavaşça paraları sayar. Bunu gören adam iyice sinirlenerek, ‘Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun? Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok’ diye kızar. Çocuk ‘param vardı ama yeterince yoktu’ der ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzatır; ‘İşte 20 milyon, şimdi bir saatini alabilir miyim babacığım?’ der.

Küreselleşmenin etkisiyle dünya büyük bir köy haline gelmiş, uzaklar yakınlaşmış ulaşım sorunu kalmamış, gelişen teknoloji ile birlikte iletişim sorunu da bitmiştir. Teknolojinin gelişmesi ile gelinen bu durum ile birlikte bize-kültürümüze çok ciddi negatif etkileri olduğu gerçeğini de reddedemeyiz. Teknolojinin olumsuz etkisiyle birlikte hayat şartlarının da zorlaşmasının etkisiyle en çok zaman ayırmamız gereken kısım olan çocuklarımıza maalesef en az zaman ayıracak hale geldik.

Küfür sisteminin-frenklerin neslimiz üzerinde oynadığı çok kapsamlı oyunlar olmasına rağmen ya bu oyunlardan habersiziz ya da bu oyunları alt etme yöntemini bilmeyecek konumdayız. Genç nesil üzerinde o kadar fazla oyun dönmekte ki ta çocukluktan üretilen araçlarla yapılan oyunlar ve filmlerle çocuklarımızın bilinçaltına kendi istediklerini çok rahatlıkla yerleştirebilmektedirler. Daha önceki “Küçük ayrıntı, Büyük tehlike” adlı makalemizde bu konuyla ilgili bazı ayrıntılara, çocuklarımız üzerinde daha bebeklikte dönen oyunların bir kısmına açıklık getirmiştik. Konuyla ilgili başka bazı tespitlerden ve çocuk eğitimindeki ince ayrıntılardan bazı önemli noktaları belirtmek istiyoruz.

Martin Esslin, Televizyon Çağı adlı eserinde güzel bir tespitte bulunuyor: “ABD’deki öğretmenler ve eğitimciler arasında şu konuda genel bir görüş birliği var. Son yirmi yıldır öğrencilerin dikkat süreleri belirgin derecede azaldı. Bu rahatsız edici eğilimin, çocukların izlediği televizyon programlarında sık sık araya giren reklamlarla ilgili olduğu apaçık. Benzer şekilde öğrencilerin, hatta oldukça zeki ve şevkli olanların dahi sırasında, okurken yoğunlaşma yeteneklerinde bir düşüş olduğuna dair dikkate değer bir görüş birliği var. California Eğitim Dairesinin yürüttüğü ve yarım milyon 6 ila 12. Sınıf öğrencilerini kapsayan 1980 yılı araştırması yüksek düzeyde TV izleme (günde 3 veya daha fazla saat) ile düşük sınav notları arasında güçlü bir istatistiki bağı gözler önüne serdi. Çocuklar daha fazla TV izlediğinde, okumaya ve ev ödevlerine harcadıkları saat sayısı ne olursa olsun, aldıkları notlar düşüyordu. Eğer bunlar doğumdan itibaren pratikte TV ile büyüyen bir çocuk nesli üzerinde televizyon izlemenin gerçekten ilk sonuçlarıyla, bu çocuklar çoktan tükenmiş anne-babalarının oluşturduğu aile ortamında büyüdüğünde, birkaç nesil sonra, bunun birikimli sonuçları git gide ciddi bir durum oluşturacaktır. (s.89) Esslin’in bu ve benzer birkaç tespitini okuduktan sonra bakış açımı biraz daha genişleterek bebek ve çocuk yetiştirilme tarzına dikkat ettim. Bu tespitten sonra bir kuzenimin evine gittiğimde kendi bebeğini sırf sussun-ağlamasın diye bir çizgi filme karşı oturtmuştu. O sırada bu tespitin ne kadar da doğru olduğuna kanaat getirdim. Evet susması için TV karşısına oturtulan çocuklar tam bir programa odaklanırken aniden o program reklama giriyor, reklamın içinde ise birden fazla tanıtım reklamı bulunduğu için çocuğun dikkati sürekli olarak dağılmaktadır, bununla birlikte okul çağına gelen bir çocuk maalesef ki dikkatini derse veremez hale gelmektedir. Bunun yanında bu çizgi filmler ve programlarda çocukların bilinçaltına aktarılan cinsel-masonik-dinsel şekilde verilen subliminal mesajlar ise gençler üzerindeki en büyük tehlikeyi oluşturmaktadır. Subliminal mesajlar ayrı ve geniş bir inceleme alanı olduğu için şimdilik o konuya fazla değinmeyeceğiz.

Bir çocuğa ‘yalan söyleme’ demeyin. ‘doğru söyle’ deyin. Birincisinde suçlamış, ikincisinde yol göstermiş olursunuz. (V. Hugo) Evet çocuklar tabiatı itibarı ile aslında yalanın ne olduğunu bile bilmezler. Emin olun, çocukların doğal şahitliği çok daha güvenilirdir. Anne-Babalar olarak sürekli yaptığımız hatalardan bir diğeri ise “yalan söyleme” kelimesini onlara karşı kullanmamızdır. Böyle yaparsak onu suçlamış ve kendi kızgınlık egomuzu tatmin etmiş oluruz. Ancak ona “doğru söyle” dediğimizde ona yol göstermiş ve kendi egomuzdan kurtulmuş oluruz.
Ayten Durmuş, Ergenlik Dönemi adlı eserinde birçok önemli tespitte bulunduktan sonra şöyle diyordu: “İnsanlar sevdikleri, beğendikleri, hayran oldukları kişiler gibi olmak isterler.” Evet çocuklara doğru kişiler örnek gösterilip, sevdirilmezse onlar yanlış kişiye uyup onun gibi olmak isterler. Aynı eserinde Hz. Ali’nin şu güzel sözünü naklediyordu: “Çocuklarınızı 7 yaşına kadar sevin, 15 yaşına kadar eğitin, 15 yaşından sonra danışın.” Hz. Ali’nin bu tespiti bu günkü psikologlar tarafından kabul edilen muhteşem bir gerçek konumundadır.
Her mü’min çocuklarına iyi bakmak ve iyi yetiştirmek zorundadır. Ey iman edenler! Kendinizi ve yakınlarınızı, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. (TAHRİM 6.)
Hz. Ali şöyle buyurmaktadır: “Çocuklarınızı kendi zamanınızın adetlerine göre eğitmekte ısrarcı olmayın; çünkü onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır. (Nehc’ül Belağa) Çocukları bulundukları zamana göre yetiştirmeli, bir çok açıdan donanımlı olmalarına özen göstermeliyiz. Örneğin; spor, enstrüman, yabancı dil…
İkbal’in dediği gibi zamanın Fatıma’sı ve zamanın Ali’si olun ki zamanın Hüseyin ve Zeyneplerini yetiştirebilesiniz.
İmam Cafer Sadık şöyle buyurmakta: “Lokman, oğluna şöyle buyurdu: ‘Oğlum, gününün bir kısmını kitap okumaya ve ilim öğrenmeye ayır; çünkü kitap okumayı terk edersen, bilgilerini zayi edersin.” (Bihar’ul Envar) Çocuklarımızın ilim öğrenmesine çok dikkat etmeli bu alışkanlığı kazanmaları için gerekli önlemler alınmalıdır. Çocuk küçüklüğünden itibaren kitap okuyan bir anne-baba görürse emin olun ki o çocukta kitap okuyacaktır-ilim öğrenecektir. 2 defa çocuklarınızla birlikte dişlerinizi fırçalarsanız, bundan sonraki fırçalama işini çocuğunuz size hatırlatacaktır.
Evet çocuklarınıza iyi zaman ayırın, onları iyi terbiye edin, onlar hayatınızın arta kalan zamanında ilgilenmeniz için var olmamışlardır, tam tersine onlar hayatınızın en önemli zamanlarını ayırmanız için vardırlar.
Çocuk eğitimi ile ilgili yüzlerce hadisten seçmiş olduğumuz birkaç tanesini sizler için bir araya getirip, yazımıza son vereceğiz. Allah Resulü “Çocuklarınızı iyi eğitin ki yüce Allah sizleri affetsin. (Mekarim-ul Ahlak) Yazıklar olsun ahir zaman babalarına! Bunun üzerine ashap sordu: “Yoksa müşrik mi olacaklar? Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurdu: Hayır, Müslüman kalacaklar; ama çocuklarına dini öğretmeyecek ve hatta çocukları dini öğrenmek istediklerinde onlara engel olacak ve onları dünya malı kazanmaya sevk edeceklerdir. İşte ben böyle babalardan uzağım; onlar da benden uzaktırlar. (Müstedrek-ül Vesail) Allah’ın rahmeti, çocuklarının iyi işler yapmasına yardımcı olan anne ve babanın üzerine olsun. (el-Kafi) Çocuklarınıza değer verin, güzel ahlak öğretin ve onlar için Allahtan bağışlanma dileyin. (Bihar’ul-Envar) Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın.” (İbn-i Mace) Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın.” (İbn Mahled, Ahbaru’s Sığar) Çocuğunuza bırakacağınız ” en güzel miras” onu, hem dünya ve hem de ahiret mutluluğuna eriştirecek bir terbiyedir.” (Tirmizi)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu