Hüseyin Yahya CEVHER

Namusluyuz en az namussuzlar kadar çalışmak zorundayız – Hüseyin Yahya CEVHER

Namusluyuz en az namussuzlar kadar çalışmak zorundayız – Hüseyin Yahya CEVHER
namusluyuz
Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur
İsmet İNÖNÜ’nün söylediği iddia edilen bu söz Usta’nın Hikayesi ismiyle yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatını konu alan canlı belgeseli izlerken zihnime geliverdi.

Öncelikle bu sözü söyleyen kişiye en ufak bir muhabbetim olmadığı gibi, çok büyük bir adavetimin olduğunu söylemekle yazıma başlamak isterim. Bu sözü kullanmamın amacı ise bugün adeta küresel emperyalizmin başkomutanı edasıyla Suriye’ye sınırlı müdahale yetmez naraları atan birini öyle şirin, öyle cana yakın, öyle babacan, öyle mert, öyle karakterli, öyle sözü doğru, öyle barışsever göstermişler ki hızlarını alamamışlar programın sonlarına doğru bir duvardaki graffiti çalışmasına Peace yazarak üstüne de Recep Tayyip Erdoğan’ın portresini çizdirmişler.

Âli İmrân Suresi’nin 71.ayetinde Yüce Allah(cc)’ın buyurduğu “Ey kitap ehli! Niçin hakkı batıla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?” hitabıyla, batılın aslında hiç bir gücünün olmadığını anlattığı Ra’d Suresi’nin 17.ayeti “Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarınca sel olup aktılar. Sel de suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zinet eşyası veya bir değerli mal yapmak için, ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. İşte Allah hak ile batılı böyle çarpıştırır. Fakat köpük atılır gider, insanlara faydası olan ise yerde kalır. İşte Allah böyle misaller verir.” bize yol göstermektedir.
Batıl bazen coşar, sel üzerindeki köpük gibi kabarır işte o zaman bazıları buna aldanır ve ondan bir fayda olduğunu zannederler, fakat ayette de geçtiği üzere faydalı olan sudur, köpük dağılır gider.
Hak-Batıl ile ilgili daha fazla ayet ve ayrıntıya girer isek, yazımız çok uzar o yüzden İsrâ Suresi’nin 81.ayetiyle bu bahsi kapatıyoruz: “(Ey Muhammed!) De ki: «Hak geldi, batıl yok oldu. Elbette batıl yok olmaya mahkumdur.»“. İşte bugün artık Batıl’ın yok olup, Hakk’ın hakimiyetinin kurulacağı günlere geldik.

Gelelim konuya…
Yapımcı Osman GÖKÇEK (İ. Melih GÖKÇEK’in oğlu), Yayınlayan Kanal Beyaz TV yani İ. Melih GÖKÇEK’in kanalı…
İ. Melih GÖKÇEK’in ne kadar büyük bir rantçı ve yalaka olduğunu izah etmeye gerek yok, zira bunu başta Ankaralılar olmak üzere tüm Türkiye halkı çok net bir şekilde bilmektedir. Burada da yaklaşık 2,5 saate yakın süren CANLI yayınlandığı iddia edilen ama ne hikmetse program harici hiçbir doğal sorunun olmadığı ve yukarıda bahsettiğim gibi aslında olmayan bir şeyi öyleymiş gibi göstermeye çalışan bir program izledik. Nereden biliyorsun diyorsanız adam mektup diyor, hemen mektup klibi geliyor, adam kız isteme diyor hemen kız isteme ile ilgili anı geliyor. Sonra CANLI, bırakın arkadaş ne CANLI’sı. Zira Recep Tayyip ERDOĞAN’ın canlı performanslarda kesin bir kaç pot kırdığı, 11 dakika önce söylediği sözü aynı canlı yayında inkar ettiği bilinen bir gerçektir. [1]

Bu cümlelerin ardından genelde yüzüme karşı da yapılan bir eleştiriye cevap vermek isterim. Niye izliyorsun arkadaş? Madem Tayyip’i sevmiyorsun, niye izliyorsun? Cevabım; Bizim sevgimiz veya düşmanlığımız tahkikidir, yani belgelidir, hayali ve sloganik değil. Biz sevdim mi adam gibi severiz diyor ya işte aynen öyle. Sevgimiz de büyüktür, Nefretimizde. Ve sevmesek bile şahsi olan kinimizden dolayı değil halkımıza ve dünya halklarına çektirdiği çileler yüzünden sevmeyiz.

İzlerken bir kaç nokta çok dikkatimi çekti, bazı hatıralarım da var. Kaydetmek adına anlatmak istedim.
1994 Yerel Seçimleri sırasında o zaman 8 yaşındayım. Bir parkta oturuyorum. Bankta sakallı o zamanlar 19 yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir ağabey İslami bir kitap okuyor. Bu esnada Demokratik Sol Parti(DSP)’nin seçim propaganda araçları geçiyor, tabi birden o ağabey küfür etmeye, yuhlamaya, kendi kendine tepki göstermeye başladı. Sonra konvoy geçti gitti ve bana bunların müslüman olmadığını anlattı. Ardından Refah Partisi(RP)’nin seçim arabaları geçerken bu sefer bir sevinç gösterisi, baş parmaklı bir Refah işareti yapma ve bana yaptırma gayretine girdi. Ve Refah Partisi’nin müslümanların partisi olduğunu falan anlattı. Tabii o dönem İslami söylemleri daha coşkulu ve hızlı olan kişilerin halkı bu şekilde bir düşünceye sevk etmesi çok normaldi. Şu an 19 yıl yani koca bir ömür geçtikten sonra bunlar müslüman, bunlar İslami lider denen kişilerin küresel emperyalizmin başkomutanlığına soyunarak ağzından ateş saçarak müslümanların kanının dökülmesinden nasıl zevk aldığı sorusuna ne o zaman bankta bana RP propagandası yapan ağabey, Ne 1994 Yerel Seçimleri’nde İstanbul’un dört bir yanına asılan 500000 tamam inşallah pankartını asan adamlar, ne de 1980’den 1998’e kadar mescidlerde, camilerde, stadyumlarda, spor salonlarında kurulacak olan İslam devletine eleman yetiştiren kişiler açıklayabiliyor.

Şimdi bu kadrolar nerede? Yok ettiler. Ümitlerini yıktılar, umutlarını çaldılar…
Usta’nın Hikayesi’nde Recep Tayyip Erdoğan geceleri eve birde ikide geldiğini çoluğuyla, çocuğuyla dava uğruna yaptığı çalışmalardan dolayı görüşemediğini özellikle son dönem daha sık vurguluyor. Geçtiğimiz günlerde yine yandaş medya kanallarından (ki Türkiye medyasının hepsi yandaştır.) Ülke TV’de Mısır’da şehid edilen İhvan liderlerinden Muhammed BALTACI’nın kızı Esma BALTACI için ağladığı görüntüler de aynı olayı anlatmış, kızının kendisiyle görüşemediği için yatak odasının kapısına bir not kağıdı bıraktığı ve bir günde bizimle geçirirmisin babacağım yazdığını anlatmıştır.

Şimdi 19 yıl önce olsa ve bu durum gündeme gelse parkta bana RP işareti yaptıran ağabey İslam davasını yaymak için adam gecesini gündüzüne katıyor diyebilir ve bir nebze de olsa inandırı olabilir. Ya şimdi? 2013 yılında artık maskeler düşe düşe yüzünde maske kalmayan Recep Tayyip ERDOĞAN hangi davanın aşkıyla yıllardır ki Abdullah GÜL’ün ifadesiyle “40 yılı aşkın bir arkadaşlığımız ve kardeşliğimiz vardır. Bu süre içinde çok olaylar oldu. Mahalle arkadaşlığı değil. Bu vatan ve millet sevgisi uğruna bir dava arkadaşlığı. Ailelerimiz de birbirleriyle dosttur. Benim çouklarım onun çocukları gibi onun çocukları benim çocuklarım gibidir. İnşaallah daha çok bu millete hizmet etme imkanı olacaktır. Kendisi çok kararlı ve cesur kişiliğe sahip insanlarla sıcak ilişki kurabilen insanlar onun için etrafında toplanabilmiştir. Aynı zamanda yufka yüreklidir.”

Hangi vatan ve millet sevgisi uğruna bir dava arkadaşlığı?
Türkiye milleti ve vatanı uğruna ise açılım, kapalım, satılım gibi süreçlerle memleketin ne hale geldiği ortada. Bence ortada başka bir millet ve başka bir vatan hesabı olduğu kesin. Ve hangi yufka yüreklilik. Tarım politikalarına tepki gösteren çiftçiyle “Ananı da al git” derken [2], Yeşil sermayeye müslümanların paralarını aktardıktan sonra “Sen bana mı açtın sordun?” derken [3], canlı yayın bağlantısı sağlanamadığı zaman “Beni küfür ettireceksiniz” derken[4] ve daha bir çok ortamda biz halka karşı o yufka yüreklilikten bir damla bile göremedik. Yufka yürekliyse kime karşı yufka yüreklidir, bu da belli değildir.

Şimdi küresel emperyalizmin hakimiyeti, siyonizmin ideali Arz-ı Mev’ud’u kurmak için gecesini gündüzüne katan hem de olduklarının tam tersi gibi görünmek zorunda kalan kişiler bu kadar yoğun bir tempoda bu kadar çok çalışıyorda, biz bu durumu kavramış insanlar neden tembellik ediyoruz? Biz çalışmayı, sabrı, mücadeleyi, direnişi bunlardan öğrenecek değiliz ama batıl olan bir dava için bu kadar çalışıldığını görüyoruz, neden hak olan davamız için bunların çalışması kadar, hiç değilse onda biri kadar çalışmıyoruz.

Gün en az onlar kadar ve onlardan daha fazla çalışma günüdür. İnşAllah, Yüce Allah(cc)’ın yardımıyla mazlumların zalimlerden hakkını alacağı gün gelip çatmış, ikiyüzlülerin maskeleri bir bir düşmüş, batıl yok olmuş, Hak hakimiyetini kurmuştur.

Biz yemin ettik, karanlık gitmeden, aydınlık gelmeden, dinlenmeyeceğiz…
Umut silahlarda, umut savaşlarda, umut akan kanda, umut şehitlerde…
Rabbim andolsun, fedadır mallarımız, dökülsün kanlarımız, hâkim olsun kitabın…

Vesselam.

[1] https://www.halkhaber.org/2013/05/23/video-siz-hic-11-dakikada-cark-eden-adam-gordunuz-mu/
[2] https://www.halkhaber.org/2013/07/11/video-basbakan-erdogan-hakkini-arayan-ciftciye-artistlik-yapma-lan-diyerek-agir-hakarette-bulundu/
[3] https://www.halkhaber.org/2013/08/06/video-tayyip-erdogan-soyguncu-arkadaslarini-holding-maduru-vatandaslara-karsi-kustahca-koruyor-2/
[4] https://www.halkhaber.org/2013/06/12/video-basbakan-erdogan-yaninda-ki-gorevliye-beni-kufur-ettireceksiniz-dedi/

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Hırsızlık Kapısını Erbakan Hocaları Araladı,Amel Defteri Hiç Kapanmayacak ,Çünki; Yetiştirdiği RTE,Gibi Boynuz Talebeleri Hazineyi, Yuttular,
    Aceba Şimdi Erbakan a Zebaniler Ne Yapıyor ki.

Sadettin YILMAZ için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu